Ne kadar sistemli çalışan bir vücudumuz olsa da duygularımız bazen tüm vücudumuzu yönetebiliyor. Sadece bedenimiz değil duygularımız da aç olabiliyor. Bilimsel çalışmalara göre birçok insanın fazla yeme sebebi %75 i açlıkla karışan duygular.
Mutsuz gecen bir günün ardından daha çok karbonhidratlı veya şekerli gıda yeme isteği duyuyor musunuz? Doysanız bile yemeye devam etmek istiyor musunuz? Ya da toksunuz ama yine de bir şeyler yemek istiyorsunuz. Yedikten sonra pişmanlık duyuyor musunuz? Üzüntü, stres, öfke, çaresizlik, yalnızlık gibi birçok duygu durumlarından sonra yemeğe yöneliyorsanız muhtemelen yaşadığınız duygusal açlık.
Çocukluktan bu yana bize öğretilen, bilinçaltımıza yerleştirilen aslında bu. Hatırlayın ağladığınızda elinize tutuşturulan şekerlemeleri, düştüğünüzde canınız yandığında hemen bir yerlerden çikolata çıktığını, canınız sıkılınca çubuk krakerlerle oyalandığınızı…

Şimdi de mutluluğu yiyeceklerde arıyor olabilir misiniz ?
Bu konu hakkında yapılan bazı çalışmalarda ;
Bireyleri üzgün, mutsuz, depresif hale sokan bu duygu durumlarını yaşayan kişilerin dopamin ve serotonin depolarının boşaldığını görmüşler. Yani vücut bu hormonların boşluğunu daha fazla karbonhidrat, yağ ve kafein ile kapatmaya çalışıyor. Stres hormonu olarak bildiğimiz kortizol de fazla salgılandığında bol kalorili yiyeceklere yöneltiyor ayrıca metabolizmayı da yavaşlatıyor.
Duygusal açlıkla nasıl başa çıkarız?
Yaşadığınız duygusal açlık ise bir anda gelir, fiziksel ise yavaş yavaş hissetmeye başlarsınız öncelikle bunu ayırt edin. Hangi duygu durumlarında yemek yediğinizi tespit edip farkında olmanız gerekiyor. Hatta hangi duygu durumlarında neler yediğinizi , yemenin ardından hissettiğiniz duyguyu da not alın. Bu duyguları tekrar hissettiğinizde mutfak yerine farklı bir aktiviteye yönelmeye çalışın. Eğer sıklıkla evde bulunuyorsanız kalorili, hazır gıdaları yakınınızda bulundurmayın.
GIPHY App Key not set. Please check settings